İfşa Pratiğine Dair

Yeni bir ifşa dalgası ile tekrardan dehşete düştük. Ancak bu ilk değil, son da olmayacak; farkındayız. İfşacının hikayesinin tutarlılığının sorgulandığı, ifşalanana ne olacağının tartışıldığı ve bu travmayla nasıl baş etmek gerektiğini tartışan onlarca yazı yazılmaya devam ediyor. Hatta bu tartışmalar bazılarınca öyle bireysel psikolojik bir noktaya çekiliyor ki faillerin iyileşmesi için doğru yöntemin ifşa olmadığı üzerinden mağdurları yargılayanlar bile çıkıyor.

Oysa ifşa, adaletin işlemediği yerde ipleri eline alıp adaleti kendin sağlamaktır. Erkek egemen adalete güveni kalmayan kadınların, kendinin ve bir başkasının daha başına bir şey gelmemesi için kurduğu bir dayanışmadır. Erkek şiddetinden diğer kadınlara sığınmak ve diğer kadınları korumaktır. Bu noktada failleri ifşalamanın doğruluğu yanlışlığı asla tartışmaya açık bir konu değildir.

Konumuz failler değil, hiçbir zaman da olmadı. Konumuz tüm bu tacizleri, tecavüzleri üreten sistemin kendisidir. Doğru soru ifşalar fazla mı ileri gidiyor değil ifşaları nasıl daha ileri taşıyabileceğimizdir. Birbirimizi böyle bir şiddetten korumaya çalışmadığımız bir dünyayı hak ediyoruz. Bunun için kolektif adımlar atarak tacizin, tecavüzün ve tümüyle cinsel şiddetin nasıl önleneceğini tartışmamız gerekir.

Kadın bedeni üzerinde sahiplik kuran bu erkek egemen sistemin baştan aşağı dönüşmesini tartışmadan failleri topluma kazandırmayı tartışmak, ifşaların yıkıcılığından söz etmek tacizin arkasında durmaktır. Bugün toplumsal iyileşmeyi dert ettiğini iddia eden herkesin yapması gereken mağdurların erkek egemen sistemle mücadelesini yükseltecek örgütlülükler yaratmaktır. Okulunda, işyerinde, mahallesinde cinsel şiddete dair bilinçlendirecek ve eyleme geçecek birimler kurmaktır.

Evde, sokakta, iş yerinde, sanatta, bilimde cinsel şiddetin sonunu getirecek şey baştan aşağı bir dönüşümdür. Bu dönüşüm de ancak hayatın her alanında üreten bizlerin örgütlü mücadelesiyle yaratılacaktır.

Yorum bırakın